Baharın yavaş yavaş yüzünü göstermeye başladığı günlerdi. Rahmetli Tecim Usta’nın beber dükkânında tıraş olmak için bekliyorduk o esnada tıraşını olmakta olan arkadaşı gaza getirerek, saçını sıfır veya bir numara kazıtsın diye uğraşıyorduk.
Tabi kimseyi gaza getirip kabak kafa yaptıramıyoruz.. Hırslanıp sinirleniyoruz derken kendimi koltukta ve gaza gelmek üzere buldum. Serde delikanlılık var ya çok fazla direnç göstermeden gaza gelip ( çok sevdiğim özelliğimdir hala gaza gelirim) saçları sıfır numara ile kazıttım. Beni bir, iki arkadaş yalnız bırakmayıp onlar da kazıttı.
Okula döndüğümüzde tahmin edersiniz ki, uzun süre her şeye göğüs gerdik. Bu arada özellikle bizim 1. sınıflar arasında hemen hemen her gün aramıza katılanlar oluyor, okulda dazlak sayısı her geçen gün artıyordu. Ve cuma günü Bayrak tören alanında, çoğunluğu bizim 1. sınıflar olmak üzere sayısı hayli fazla dazlak kafalılar göze çarpıyordu.
Müdürümüz konuşmasına değerlilik, erdemlilik, eğitimcilik, birlikte yaşama kuralları, nelerin yeri nelerin zamanı gibi konulara değindikten sonra hızla esas konuya girip burasının bir okul olduğunu, askeri kışla olmadığını ve bir daha böyle tıraşı yasakladığını ilan etti.
Hasan İREGÖR (1979)