1971 ya da 1972 yılıydı.Adamızın, soludukça ciğerlerime iyot kokusunu doyasıya çektiğim ilkbahar günlerinden birini yaşıyorduk.Sınıf maçları başlamış, her yıl olduğu gibi bu senede maç heyecanı bütün okulu sarıp sarmalamıştı.Abilerimizin kendi elleriyle yaptıkları o unutulmaz stadta ,yine unutulmaz maçlardan biri oynanıyodu.Hangi sınıflar oynuyordu? Ne önemi varki.O toprak sahada oynanan maçların hangisi unutulur.Yine unutulmaz maçlardan biri oynanıyordu.Tribünler dolmuş,bandonun davulu getirilmiş,çeşitli tezahüratlar yapılıyordu.Saha içi mi? Hiç sormayın.İnanılmaz bir maç oynanıyordu.Tekmeler,fauller,küfürler,kartlar gırla gidiyordu.Sahanın yoldan tarafına,tam da orta çizginin dengine Süleyman Hacımirzaoğlu ile İhsan Özmaden(rahmetli)birer sandalye atmışlar,birkaç nöbetçi öğrenci,bende aralarında maçı izliyorduk. Bizde heyecanlıydık.Bu kızılca kıyametin,bu hengamenin arasında karşı tribünlerden bir ses yükseldi.' Arkadaş,bu maç karakolda biter.Süleyman Bey ve İhsan Bey 'Gidin,şu bağıranı bulun getirin.' dedi. Arkadaşlardan biri ,biraz sonra bizim Malatyalı Yaşar (Yaşar Tunç)rahmetliyle çıkageldi.Süleyman Bey ' Sen mi dedin o sözü'dedikten sonra ,sevgili kardeşim o beyaz dişleriyle gülümseyerek ' Hayır hocam' dese de Süleyman Bey'in dört tokatını yemekten kurtulamamıştı.Süleyman Bey sonra dönerek Malatyalı'ya'Şunu kafana iyice sok.Hiç bir öğretmen okulu maçı karakolda bitmez.Onlar medeni insanlar gibi oturur konuşurlar kardeşçe kendi aralarında hallederler' dedi.Rahmetlinin dili biraz fazla çıkardı . Sevgili kardeşim yine dilinin kurbanı olmuştu.
Mehmet Yılmaz 1972