1969-1970 öğretim yılının ilk yarısı bitmek üzere,ailemize kavuşacağımız günü iple çekiyoruz.Okulumuzda 550 öğrenci var,okul cuma akşamı tatil olacak ama biz cumartesi gecesi yola çıkacağız,çünkü adaya haftada iki gün gemi geliyor,hava eserse gemi yolcu alamadan geri dönüyor,bir sonraki gemi üç gün sonra...Nihayet beklediğimiz gün geldi.Sabah heyecanla uyandık, hava yağmurlu, rüzgar da esiyor,geminin gelip gelmeyeceğini, gelirse yolcu alıp almayacağını kestiremiyoruz.Okul idaresi adadaki tek dolmuşla anlaşmış, Kaleköy'e dolmuşla gideceğiz.Saat 15 civarı 4A sınıfı ile sevkiyat başladı.Her turda 20 arkadaşımız dolmuşa binip gidiyordu, heyecanla sıranın bize gelmesini bekliyorduk.İki saat sonra dolmuştaydım, Kaleköy'e geldiğimizde çoktan karanlık olmuştu.Üstelik o yıllarda Kaleköy'de elektrik yoktu.Karanlıkta, deniz kenarında, açıkta bir yerde sıra olduk ve diğer arkadaşlarımızın gelmesini bekledik.Yağmur hala yağıyordu, rüzgar sert esiyordu ve yerler çamurdu.Bir süre sonra ıslanmış, üşümeye başlamıştık.İçleri mukavva olan bavullarımızın mukavvası yumuşamış, şekli bozulmuş,adeta torbaya dönmüştü.Beş saat yağmur altında bekledikten sonra bütün arkadaşlarımız tamamlanmıştı.Ama hala gemi görünmüyordu.Saat 23'e doğru Gemlik gemisi bütün ihtişamıyla karşımızdaydı.Zifiri karanlıkta ışıl ışıl parlıyordu,500 metre açıkta demirledi.Yaklaşık bir saat kadar hiç bir hareket olmadı.Dalga olduğu için yolcu almayacağı dedikodusu yayılmaya başladı.Nihayet saat 24.00 civarı ilk motor gemiye doğru hareket ettiğinde hepimiz heyecanlandık.İliklerimize kadar ıslanmış olmamıza rağmen artık üşümeyi unutmuştuk.Aradan üç saat daha geçti, motor gelip gitmeye devam ediyordu.Biz hala sıradaydık ve yağmur devam ediyordu.Küçük sınıf olduğumuzdan limana önce gelmiştik ama gemiye en son binecektik,saat 3.00 civarı sıra bize geldi.Balıkçı barınağından motora bindik ve gemiye doğru hareket ettik.Küçük limandan çıkar çıkmaz dev dalgalarla sallanmaya başladık.Gemiye yaklaştığımızda gemiye çıkmanın zorluğunu anladık.Motor bir an gemiye yaklaşıyor sonra dalganın etkisiyle metrelerce uzaklaşıyordu.Motor yaklaştığı anda teker teker gemiye atlamamız gerekiyordu.Bir taraftanda bavullarımızı görevliler gemiye fırlatıyordu.Gemiye atlamaktan korkan arkadaşlarımızı da aynı bavullar gibi gemiye attılar.Gemiye bindiğime çok mutlu oldum, içeriye girdiğimde yüzüme çarpan sıcaklıkta mutluluğumu arttırdı.Gemi bütün yolcularını alıp hareket ettiğinde sabah olmak üzereydi.Altı saat sonra Çanakkale'ye indiğimizde üzerimizdekiler kurumak üzereydi.Kaptan halimize acımış ve kaloriferleri sonuna kadar açmıştı.Kuzu limanı 1972 yılında bittiğinde ben mezun olmuştum ve son yolculuğumu bu limandan yapmak nasip oldu.