Şubat tatili için memleketlerimize gidiyoruz.Hava çok soğuk.Bir taraftan yağmur yağıyor,diğer taraftan esen ruzgar,denizin dalgasıyla karışarak adeta donduruyordu.Kuzu limanında dağıtıma giden askerlerle,öğretmen okulu öğrencileri Ayvalık gemisini bekliyordu.Daha güneş doğmamıştı.Nihayet Ayvalık gemisi uzaktan göründü.Bekleyenlerin alkış ve ıslık sesleri ortalığı kaplamıştı.Herkes büyük bir heyecan içindeydi.Gemi zorluklar içinde limana yanaştı.Biletlerimizi önceden aldığımız için gemiye sırayla binmeye başladık.Güç bela bir kompartman bulup yerleştik.Bizim oturduğumuz yerde bizden başka Yaşlı bir adam,bir çocuk,iki tane de yalnız gözleri görünen bayan vardı.Çocuk sağa,sola koşup dururken,bayanlar sanki bir heykel gibi kıpırdamadan ,başları önde oturuyorlardı.Yaşlı adam kaçak tütünden sarılmış sigarasını tüttürüyordü.Yolcuların tamamı gemiye bindi.Gemi hareket etmeye başladı.Limandan ikiyüz metre kadar uzaklaşmiştı ki aniden durdu.Biz arız yaptığını sandık.Fakat tekrar limana doğru yöneldi.Sonunde tekrar limana yanaştı. Beklemeye başladık.Aradan üç beş dakika geçmişti ki bulunduğumuz yere resmi kıyafetli askerler girdi.Herkesten kimliklerini hazırlamalarını söylediler.Kimliklerimize bakıp geri veriyorlardı.Sıra yaşlı adama geld.O da kimliğini çıkardı.Asker kontorol ettikten sonra geri verdi.Kadınlar başları önde sanki birbirlerinin içine gireceklerdi.Asker kadınların yanına geldi.Kimlik istedi.Kimliklerini çıkarmadılar.Askerlerden birisi bir elinde tüfeği,öbür eliyle kadının örtüsünü kaldırdı.Altından kadın yerine iki tane erkek çıktı.hemen ellerine kelepçe takarak,yaşlı adam,çocuk ve kadın kılığına girmiş iki erkeği oturduğumuz yerden götürdüler.Gemi açık cezaevinden kaçan bu mahkum yolcuları ,yaşlı adamı ve çocuğu Gökçeada'da bırakarak limandan ayrıldı..
Mustafa Demir 1971