CEZA ve ÖDÜL
Siz hiç yaşadığınız bir olay karşısında hem ceza hem ödül aldınız mı? -Hadi be sende olurmu öyle şey..? dediklerinizi duyar gibiyim. Belki inanmayacaksınız? Evet ben aldım. Hem de Gökçeada da okurken. Nasıl mı? Anlatayım:
Gökçeada öğretmen okulunu yedek listeden kazanınca okullar başlayalı epey bir zaman olmuş,kayıt olduğumda neredeyse ilk yazılı sınavlar başlamıştı. Üstelik bir de öğrenim süresinin üç yıldan dört yıla çıkması yetmezmiş gibi, ilk defa tanıştığım Matematik ve Fen Bilgisi dersleri Modern olmuş.. Okula geç başlayıp,temel olmayınca bu derslerden daha ilk sınavda çok kötü notlar aldım. Buradaki öğrenim hayatım boyunca bu iki dersle yıldızım hiç barışmadı.
Okuldaki ikinci yılımda Modern Fen Dersinden ikmale kaldım. Büyük üzüntü içerisinde yaz tatiline memleketime gittim. O yaz eller tatil yaparken ben ders çalışmaya tutuklu kaldım. Ne zaman bir şeyler yapmak istesem ailem hemen karşı çıkıyor -Otur dersini çalış diyorlardı. Hani tam da çalışılacak ders biliyormusunuz. Ne laboratuvar ne de başımda anlayan bir yardımcı.Hiç biriside yok.Akdenizin sıcakları derseniz hakeza..İsyan ediyordum kendi kendime -Yahu Rıdvan ! Hiç mi kalacak ders bulamadın Modern Fen den başka..? Yani sizin anlayacağınız o yaz tatilim zehir oldu.
İmtihan günü geldi çattı. Ağustos sıcağında sınavdan iki hafta önce ada da okulda olmam isteniyordu. Sıkıntılı ve isteksiz mecburi bir yolculuktan sonra adaya geldim.Benim gibi ikmalzedelerle buluşup kaynaştım. Tatilimin buraya kadar geçen zamanı benim için CEZA oldu.
Gelelim bu andan itibaren geçen ÖDÜL zamanına: Okulda ders çalıştığımız etütler dışında geniş zamanda doyasıya geziyor,adanın gizemlerini keşfediyorduk. Hergün 3 km yakınımızda Kaleköy'e giderek denize giriyorduk. Adaya geldiğim andan itibaren ilk defa tanıştığım deniz burada o kadar çekici ki yaşayanlar bilir. Denizin suyu tertemiz,eşsiz güzellikte bakir doğal plajları ve kumsalları harika. Okulumuzun büyük bahçesinde üzüm, bostan, domates.. neler yok ki. Doğal meyve cenneti ada'nın hayır hasenat leziz incir ağaçları çabası. İmtihan için geldiğimiz adanın havasına o kadar kendimi kaptırmışım ki yeterince ders çalışmaya zaman ayıramadığımı sınavda başarısız olunca anladım ve tekrar tek dersten 7 Ekim e kaldım.
Kaldığım için hem masraf olmasın diye, hem de yüzüm olmadığından memlekete gidemedim.Dolayısiyle aynı durumdaki bazı arkadaşlarla ada tatilimizdeki rezervemizi uzatmaya karar verdik.
Derken okullar yeniden açıldı.Her sene başındaki o hareketli günler.Sınıf geçen eski arkadaşlar,Kayıt olmaya gelen yeni öğrenciler,yeni öğretmenler.. Biz yine bir alt sınıfta kalacakmıyız,geçecekmiyiz endişesi içerisinde 7 Ekim i bekliyoruz.
7 Ekim günü girdiğim sınavda değerli hocalarımız Ali İhsan Ballık, Talat Gökçesular,Osman Aydın komisyonundan bu kez başarı sağlayarak alnımızın akıyla çıkıyor ve bir üst sınıfa geçiyorum. Çok ama çok mutluyum.
Ve..bundan sonra bir daha ikmale kalmak mı asla tövbe diyorum. O günden sonra çalışma tempomu her geçen yıl artırarak hiç kırık not görmedim. Hatta mezun olduktan sonra bile bir ara o kadar tempoyu artırmışımki? Bunu 3 Yıllık Ispara Eğitim Enstitüsünü 3 ayda bitirince anladım.Sakın nasıl oluyor bu demeyin? Nasreddin hocanın kazan hesabı bir yıl sınıfta kaldığıma inananlar bunada inanmak zorundalar.
Şimdi geriye dönüp baktığımda meğer tek dersten ikmale kalmakla aslında ben cezanın yanında çok büyük ödül almışım.Bu ödülüm beş yıldızlı tatil köylerini aratmayacak bir ay ücretsiz Gökçeada da tatil kazanmak. Hani derlerya herşeyde varmış bir hayır. Tıpkı onun gibi bir şey işte bu..
Yazımın başlığını çok düşündüm. BEŞ YILDIZLI BEDAVA TATİL mi olsun Yoksa CEZA ve ÖDÜL mü olsun diye.Bunu Editörüme bırakıyorum.
Tüm dostlara bir kez daha sevgiler selamlar.
BİR ANEKTOD...işte böyle arkadaşlar Gökçeadada ikmale kalmak beş yıldızlı ekmek elden su gölden bedava tatile bedel.Kim istemez böyle bir tatili. Enteresandır Fen Bilgisini sevmediğim halde şimdilerde kızım Güneydoğuda bir sınır okulunda çiçeği burnunda Fen Bilgisi öğretmeni oldu.Hem bu durumdan hemde Güneydoğuda görev yapmasından kızımla iki defa onurluyum.
YİNE BİR ANEKTOD..Manisa dan Ekrem isminde bir arkadaşım. Bir gün laboratuvarda deney yaparken o dalmış pencereden dışarıyı gözlüyordu. Hocamıza -Hocam dünya yuvarlak diyorlar???Şöyle bir bakıyorumda dümdüz. Yuvarlak değil galiba..demesi ile hocamızın tansiyonu attı ve sınıfın havası değişti.Bu yüzden o arkadaşımız Fen dersinden belgelenerek okuldan ayrıldı..
M.Rıdvan ERTAN (Musre) -Isparta 1976