CEHARSEDMURG
“ DÖRTYÜZKUŞ ”
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix ), Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir...
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi... İstek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri...
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş...
"Aşk denizi"nden geçmişler önce...". "Ayrılık vadisi"nden uçmuşlar...". "Hırs ovası"nı aşıp, "kıskançlık gölü"ne sapmışlar... Kuşların kimi "Aşk denizi"ne dalmış, kimi "Ayrılık vadisi"nde kopmuş sürüden... Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...
Dernek Başkanımız Şakir HEPİYİLER ' in '' GÖKÇEADA BULUŞMASI '' ile ilgili olarak yazmış olduğu mektubun tamamına ulaşmak için aşağıdaki '' Devamı '' yazısına tıklayınız.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş;
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş;
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça "si", "otuz" demektir... murg" ise "kuş"...
Simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki; "Simurg - otuz kuş" demekmiş. Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg‘muş. 30 kuş, anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.
Simurg Efsanesi’ni alıntıladığım için Saygıdeğer Öğretmenlerim ve Sevgili Kardeşlerim beni bağışlasınlar…
Gökçeada’lı Dostlarım, Kardeşlerim, Öğretmenlerim, İlçe Milli Eğitim Müdürüm, Belediye Başkanım, Kaymakamım elbirliği ile kendi efsanemizi yaratırken benim Simurg Efsanesi’nden söz etmemin tek nedeninin genç kardeşlerimin dağarcıklarına küçük bir zeytin tanesi atmaktan başka bir şey olmadığının bilinmesini isterim…
Dünyanın dört bir yanındaki 5.000 kuşun kalplerini kanatlarında taşıyan 400 kuş, zorlu, uzun bir yolculuktan sonra kendi Kaf Dağımızın bulunduğu Ada’ya kondu…
Dört yüz kuşla birlikte Adada yer yerinden oynadı…
O heyecanı, coşkuyu, gururu, mutluluğu herkesin yaşamasını dilerim… “ Derneğimiz olarak asla tevazudan ödün vermemek koşulu ile “ bu coşku, heyecan ve gururu yaşayan kardeşlerimin tevazu çıtalarında küçük bir takım yeni ayarlamalar yapmaları yerinde olur diye düşünüyorum…
Bu seneki Büyük Buluşmamızın Gökçeada’da yapılacağı çok öncelerinden belliydi. Bizlerin hesaba katmadığı husus, eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması sürecinde yaşanabilecek bir takım olumsuzlukların gündeme gelmesi idi.
Bu nedenle Gökçeada Atatürk Öğretmen Okulu’nun / Gökçeada Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi’nin ne kadar büyük bir topluluk olduğunu, ne kadar nitelikli bir topluluk olduğunu, Okulumuza ve Gökçeada’ya ne kadar bağlı olduklarını bir kez daha hatırlatmak ve hatırlamak istedik.
Kardeş Okullarımız, Kardeş Derneklerimiz, eşlerimiz, çocuklarımız, dostlarımız, öğretmenlerimiz, yöneticilerimiz hep birlikte el ele, gönül gönüle, gözyaşları içinde Okulumuzla, öğrenci kardeşlerimizle, öğretmenlerimizle kucaklaştık… Kimimiz 40 yıldır görmediği Okulumuzu ilk kez gördü… Kimi ise 47 yıldır binlerce kez dinlediği maceralarda, anılarda sözü edilen Gökçeada’ya ilk kez ayak bastı… Hepsinin ortak asli amacı, Okulumuza ve Gökçeada’ya emanet ettiğimiz genç kardeşlerimize küçük bir katkı sağlamak idi…
Bizler küçük birer katkı sağlamayı amaç edinmiş iken Gökçeada’mızın güzel ve iyi insanı sevgili ve saygıdeğer Kaymakamımız Sayın Kamuran TAŞBİLEK, “durun” dedi… “yalnız değilsiniz.” Beş bin yüreği nasıl sığdıracağımızı kara kara düşündüğümüz o küçücük ada Saygıdeğer Kaymakamımızın bir sözü ile büyüdü, büyüdü, kendi gönlü gibi koskoca bir dünya haline geldi… “Bir kere Gökçeada, her zaman Gökçeada…” O koskoca dünyada Saygıdeğer Kaymakamımız Sayın Kamuran TAŞBİLEK her zaman kardeşleri arasında yer alacaktır…
Belediye Başkanımız Sayın Yücel ATALAY da her an yanımızdaydı ve gerek Derneğimize ve gerek ise Okulumuza desteğini hiçbir zaman esirgemedi. Her zaman aramızda olan Sayın Yücel ATALAY’ın bundan sonra da yanımızda olacağını bilmek bizlere güç katmaktadır.
Okulumuza, yöneticilerimize, öğretmenlerimize, öğrenci kardeşlerimize iyi ki varsınız diyoruz… İyi ki bu büyük topluluğun bir parçası oldunuz ve geçmişten geleceğe uzanan sağlam bir zinciri daha da güçlendirdiniz.
Bizlere, okulumuza, öğretmen okullarına destek olmak maksadı ile yanımızda olan Adabelen’lilere ( Aydın Ortaklar Öğretmen Okulu Mezunları Derneği ), YKKED’ne ( Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği ) destek ve katkıları için çok çok teşekkür ediyoruz. Bu anlamlı dayanışmanın daha ileri boyutlara taşınacağına dair inancımızı yineliyoruz.
Bu yıl ilk kez bir panel gerçekleştirdik. Panelistlerin sağladıkları katkılar sonucunda etkinliğin oldukça olumlu geliştiğini düşünüyorum.
Panelistlerimizden sevgili Timoleon ÇAKNİS’e sevimli ve samimi açıklamalarında belirttiği şekli ile Gökçeada Atatürk Öğretmen Okulunda okuyan öğrencilerin ve görevli öğretmenlerin Gökçeada’ya sağladıkları kültürel katkıyı yıllar öncesinden tespit edip, doğru bir biçimde değerlendirebildiği için,
Taşıdığı etiketi ve üstlendiği memuriyet görevinin sorumluluğu içinde son derece hassas bir konuyu samimi ve doğru bir biçimde irdeleyip, gerekli ve doyurucu açıklamaları panele katılan konuklar ve öğrenci kardeşlerimiz ile paylaşan sevgili kardeşimiz Sayın Sabahat DOĞAN’a,
Bir otobüs dolusu Adabelen’li ile Gökçeada’ya gelerek, programımıza katkı sağlamakla yetinmeyip, ayrıca panelimizde de konuşmacı olan Adabelenliler Derneği Başkanı Sayın Mustafa ÖZMEN’e,
Okulumuzda görevli öğretmenlerimiz ve personelimiz ile eğitimlerini sürdüren düşünce ve yaklaşımlarını bizlerle paylaşan değerli öğretmenimiz Sayın Selahattin DEMİRDAĞLI’ya,
Her ne kadar tam bir aile ortamında gerçekleşse de oldukça hassas bir konunun irdelendiği paneli büyük bir dikkat ve adaletle yöneten değerli öğretmenimiz Sayın Çınar AYBAR’a,
Işığı ile öğrenci kardeşlerimizi ve öğretmenlerimizi aydınlatmak için, son derece yoğun bir mesaisi, henüz bir aylık dahi olmayan torununa rağmen bizlerle birlikte Gökçeada’ya gelerek panelimizde konuşmacı olan sevgili kardeşimiz, değerli devlet adamı, Sayın Eskişehir Valisi Dr. Kadir KOÇDEMİR’e,
Panelimize katılıp değerli görüş, düşünce ve bilgilerini bizlerle paylaştıkları için şükranlarımızı sunuyoruz.
“ Kadir KOÇDEMİR “ dedikten sonra ayrı bir paragraf açmamızda hiçbir sakınca görmüyorum…
Kendisini tanıdığımız için, kendisi ile aynı dönemde olmasa bile aynı okulda okuduğumuz için övündüğümüz kardeşimizin büyük bir tevazu içinde bizlerle birlikte feribotla Gökçeada’ya gelmesi, yemekhanede öğrenciler ile kuyruğa girip, tabldot alıp, kuru fasulye ve bulgur pilavından oluşan yemeği öğrenci kardeşlerimiz ile birlikte yemesinin lafını edecek değilim…
Asıl aktarmak istediğim; yaşamının her anında, her nefesinde çevresindeki tüm insanlara ve insanlığa yararlı olmaya çalışan, bırakın makam ve mevkiini, sahip olduğu eğitim, yetenek ve meziyetlerini dahi kişisel üstünlüğü olarak sergilemeyen bu kardeşimiz, bizlerle, Gökçeada yerel yöneticileriyle, okulumuz öğretmen ve öğrencileriyle birlikte geçirdiği zamanlarında yararlı bilgilerini paylaşmış, varlığı ile genç kardeşlerimize örnek olmuştur.
Büyük buluşmamıza katılan, okulumuzu ziyaret edip öğrenci kardeşlerimize örnek olan, paneldeki konuşmasıyla tüm dinleyicileri aydınlatan Eskişehir Valisi Sayın Dr. Kadir KOÇDEMİR, Okulumuza, Derneğimize ve Gökçeada’ya sağladığı bunca katkı ile yetinmemiş ve 2013 yılında gerçekleştirilecek olan Büyük Buluşmamızın Eskişehir’de yapılmasını istemiştir. 2013 Yılı Türk Dünyası Kültür ve Sanat Başkenti seçilen Eskişehir, aynı zamanda UNESCO tarafından 2013 Yılı Somut Olmayan Kültürel Miras Başkenti olarak da seçilmiştir.
Derneğimiz olarak, mezunlarımıza, çalışanlarımıza ve halen okulumuzda bulunan öğretmen ve öğrenci kardeşlerimize sürekli yararlı olmaya çalıştığımız bir süreçte Sayın Eskişehir Valimizden gelen bu davet bizlere güç ve ayrı bir mutluluk vermiştir.
Bizler de Gökçeada ( İmroz ) Atatürk Öğretmen Okulu/Lisesi/Anadolu Lisesi Mezunları ve Çalışanları Derneği olarak bu davete her zamanki gibi nitelik ve nicelikli bir grupla birlikte icabet edeceğimizi şimdiden tüm kardeşlerimize duyuruyoruz…
Yazımın başına dönecek olur isem; “ CEHARSEDMURG “ iyi ve yararlı bir iş yaptı…
Üniversite yıllarımda izleyebildiğim filmlerden birisi, Jack Nicholson’un oynadığı “ Guguk Kuşu “ idi. İzleyenler bilirler film bir akıl hastanesinde geçiyordu. Akıl hastanesinde yatan hastalar, koğuşun ortasında bulunan mermer bir su sebiline farklı bir anlam yüklemişlerdi. Tam bir teslimiyet halinde, herhangi birinin o mermer su sebilini hareket ettirebileceğini düşünemiyorlardı. Bir sahnede Jack Nicholson aralarına yeni katıldığı hastalarla bahse tutuşuyor ve su sebilini hareket ettirebileceğini iddia ediyordu. Bütün gücünü kullanarak su sebilini hareket ettirmeye zorlayıp, başarılı olamadıktan sonra hastanedeki arkadaşları haklılıklarını kanıtlamanın verdiği rahatlıkla gülerlerken Jack Nicholson onlara dönerek, “ Denedim, değil mi? En azından denedim…” demişti.
Bizler de Öğretmen Okullarının kapatılmasını ülkemiz açısından doğru bir karar olmadığını, özellikle Gökçeada’nın doğal ve coğrafi koşullarının öğretmen okulunda okuyan öğrencilerin gelişimlerine ve eğitimlerine ayrı ve özel bir katkı sağladığının bilinmesini herkese duyurmak istedik. Doğru bulmadığımız, uygun görmediğimiz, istemediğimiz bazı hususları dile getirdik.
Dostlarımızla birlikte olduk, kardeşlerimizle kucaklaştık. Eski günlere döndük, çocuklar gibi mutlu olduk.
Öğrenci kardeşlerimizin mezuniyet töreninde onlarla birlikte mutlu olduk, gururlandık.
40 yıl önce mezun olan ağabeylerimizin gurur ve mutluluklarını paylaştık. İyi yaptık, doğru yaptık. Herkese teşekkürlerimizi sunuyorum.
Saygılarımızla
Gökçeada ( İmroz ) Atatürk Öğretmen Okulu
Mezunları ve Çalışanları Derneği Yön.Kur.Bşk.
Av. Şakir HEPİYİLER